Günlük yaşamda birçok kişi zaman zaman hazımsızlık, şişkinlik ya da karnın sağ üst kısmında ağrı gibi şikâyetler yaşayabiliyor. Çoğu zaman bu belirtiler “gaz”, “mide problemi” ya da “yemekten sonra oldu geçer” diyerek geçiştiriliyor. Oysa bu sıradan gibi görünen yakınmalar, karaciğer ve safra sistemi hastalıklarının ilk uyarıları olabilir. Bu nedenle özellikle sürekli tekrarlayan ya da geçmeyen belirtilerin altında yatan nedenleri araştırmak ve zamanında harekete geçmek hayati önem taşır.
Güven Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Veysel Ersan, bu belirtilerin nedenlerini, tanı yöntemlerini ve tedavi seçeneklerini detaylarıyla anlattı.
Karaciğer ve safra kesesi, sindirim sisteminin sağlıklı işleyişi için kritik görevler üstlenen iki önemli organdır. Ancak her ikisi de hastalıklarını başlangıçta sessizce, çok belirgin olmayan bulgularla gösterebilir. Karaciğer, yapısı gereği oldukça dayanıklıdır ve uzun süre boyunca zarar görse bile görevini sürdürmeye çalışır. Bu nedenle, karaciğerdeki yağlanma, hepatit, safra yollarında tıkanıklık ya da hatta tümör gibi ciddi durumlar, çoğu zaman ilerleyene kadar fark edilmez. Aynı şekilde safra kesesi taşları da uzun süre hiçbir belirti vermeyebilir ya da yalnızca yemeklerden sonra hafif bir hazımsızlıkla kendini belli eder. Ancak erken dönemde fark edilmeyen bu durumlar, zamanla ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Karnın sağ üst tarafında baskı ya da ağrı hissi, sık sık yaşanan mide bulantısı, geçmeyen hazımsızlık, ani kilo kaybı, gözlerde ya da ciltte sararma gibi belirtiler dikkate alınmalıdır. Bu tür yakınmalar, yalnızca geçici sindirim sorunları değil, aynı zamanda karaciğer fonksiyonlarının bozulduğunun ya da safra yollarında bir tıkanıklığın göstergesi olabilir. Karaciğer hastalıklarının bazı türleri, özellikle de tümörler, belirti vermeden ilerleyebilir ve ancak kan testleri ya da görüntüleme yöntemleriyle tespit edilebilir. Bu noktada en basit bir ultrason bile erken tanı koymak ve hayat kurtarmak için yeterli olabilir.
Bugün gelişen tıbbi olanaklar sayesinde, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarının tanı ve tedavisinde oldukça başarılı sonuçlar elde edilebiliyor. Erken tanı alan bir safra kesesi taşı, genellikle laparoskopik yöntemlerle kolayca çıkarılabiliyor. Ancak aynı taş, zamanla safra yollarını tıkayıp iltihaba, pankreatite ya da karaciğer fonksiyon bozukluklarına neden olabiliyor. Karaciğerdeki bazı tümörler ise küçük boyutlardayken cerrahi ya da girişimsel yöntemlerle tedavi edilebilirken, geç kalındığında yayılım göstererek tedavi seçeneklerini kısıtlayabiliyor.
Ne yazık ki pek çok kişi, yıllar boyunca bu belirtilerle yaşamaya alışıyor ve tıbbi değerlendirme ihtiyacını göz ardı ediyor. Oysa düzenli sağlık kontrolleri ve gerektiğinde yapılacak basit testler, bu hastalıkların çok erken dönemde fark edilmesini ve tedavi edilmesini mümkün kılıyor. Özellikle 40 yaş üzeri kişilerde, ailesinde karaciğer hastalığı öyküsü olanlarda, obezite ya da diyabet gibi eşlik eden sağlık sorunları bulunanlarda bu tür belirtiler çok daha dikkatle ele alınmalı. Bedenimiz bazen küçük sinyallerle büyük hastalıkları haber verir. Bu sinyalleri ciddiye almak, hayat kalitemizi korumak ve olası ciddi hastalıkları önlemek adına atılabilecek en önemli adımdır. Sağlığınızı korumanın ilk şartı, fark etmekten geçer. Kendinizi dinleyin, belirtilerinizi küçümsemeyin ve zamanında uzmana başvurmaktan çekinmeyin.
Hazırlayan: Doç. Dr. Veysel Ersan
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.