Üroloji alanında robot yardımlı cerrahi, son 20 yılda yaşanan teknolojik gelişmelerin ışığında büyük bir dönüşüm geçirdi. Minimal invaziv cerrahinin geldiği en ileri nokta olarak kabul edilen bu yöntem, hem cerrahlar hem de hastalar için daha konforlu, daha güvenli ve daha etkili bir tedavi süreci sunuyor. Geleneksel laparoskopik cerrahiden farklı olarak robotik cerrahi, ameliyat sırasında daha fazla hareket kabiliyeti, üstün görüntüleme olanakları ve yüksek hassasiyet sağlıyor.
Güven Hastanesi Üroloji Kliniği'nden Prof. Dr. Altuğ Tuncel, robotik cerrahiyi ve ürolojideki uygulama alanlarını anlattı.
Robotik cerrahinin temelinde, cerrahın bir konsol aracılığıyla kontrol ettiği robotik kollar yer alır. Cerrah, bu konsola oturarak el bileğini andıran hareket kabiliyetine sahip robotik enstrümanları yönetir. Bu sistem, cerrahın el hareketlerini birebir takip ederek, milimetrik düzeyde hassasiyetle dokular üzerinde işlem yapılmasını mümkün kılar.
Ameliyat sırasında robotik kollar, hastanın vücuduna trokar adı verilen küçük tüpler aracılığıyla yerleştirilir. Bu girişler yaklaşık 1 cm gibi çok küçük kesilerle gerçekleştirilir. Robot kollarının 540 dereceye kadar dönebilmesi ve titreme olmadan hareket edebilmesi sayesinde, cerrahi müdahaleler daha güvenli ve kontrollü hale gelir.
Da Vinci robotik sistemleri, yüksek çözünürlüklü üç boyutlu görüntüleme imkânı sunar. 10-15 kat büyütme sağlayan bu sistemler sayesinde cerrah, ameliyat alanındaki dokuları çok daha net görebilir ve değerlendirebilir. Beşinci jenerasyon sistemlerle birlikte gelen yeni özelliklerden biri de “taktil his” yeteneğidir. Bu teknoloji sayesinde cerrah, dokulara uyguladığı kuvveti daha iyi hissedebilir. Özellikle damar ve sinir ağı gibi hassas bölgelerde, gereksiz baskıdan kaçınılarak doku korunur, komplikasyon riski azaltılır.
Da Vinci sistemi üç ana bölümden oluşur:
Cerrah, konsolda oturarak parmaklarını robotik kolları yönlendiren kontrol çubuklarına yerleştirir. Robotik kollar, hastanın vücuduna yerleştirilen yaklaşık 1 cm çapındaki deliklerden trokar adı verilen tüpler aracılığıyla yerleştirilir. Robot kolları 540°’ye kadar hareket kabiliyetiyle el bileğini dahi aşan bir esneklik sunar. Ayrıca bu kollar titremeden çalıştığı için son derece stabil ve hassas bir cerrahi işlem gerçekleştirilir. İlk olarak NASA ve ABD Savunma Bakanlığı tarafından geliştirilen bu sistemler, daha sonra sivil tıpta devrim yaratmış ve 1999’da FDA onayı ile yaygın kullanıma girmiştir.
Robotik cerrahinin ürolojideki ilk büyük kullanım alanı Radikal Prostatektomi (prostat kanseri cerrahisi) olmuştur. 2001 yılında yapılan ilk başarılı uygulamanın ardından, bu yöntem kısa sürede açık ve laparoskopik cerrahilere göre üstünlüğünü kanıtlamıştır. Robot yardımlı radikal prostatektomi daha kısa hastanede kalış süresi, daha az kan kaybı, daha düşük komplikasyon oranları, kontinans (idrar tutma) ve erektil fonksiyon açısından daha iyi sonuçlar gibi avantajlarıyla prostat kanseri tedavisinde altın standart haline gelmiştir. Bununla birlikte, zamanla robotik cerrahi sadece prostat kanseriyle sınırlı kalmamış; böbrek ve mesane kanserleri gibi diğer ürolojik hastalıkların tedavisinde de yaygınlaşmıştır.
Radikal ve Parsiyel Nefrektomi: Böbreğin tamamının ya da sadece tümörlü kısmının çıkarılması. Robotik sistem, böbreğin sağlıklı dokusunun korunmasına olanak tanır.
Radikal Sistektomi ve Üriner Diversiyon: Mesane kanseri cerrahisinde başarıyla uygulanır.
Retroperitoneal Lenf Nodu Diseksiyonu (RPLND): Testis kanseri tedavisinde tercih edilir. Açık cerrahiye göre daha düşük morbidite ve daha iyi kozmetik sonuçlar sunar.
Adrenal Cerrahi: Adrenal bezin tamamının ya da sadece tümörlü kısmının çıkarıldığı işlemlerde robotik cerrahi giderek yaygınlaşmaktadır.
Pyeloplasti ve Üreter Cerrahisi: Dikiş kalitesinin artırılması, darlık oluşumunun azaltılması nedeniyle robotik cerrahi öne çıkar.
Robotik cerrahinin geleceği, yapay zekâ ile daha da şekillenecek. Görüntü tanıma algoritmaları sayesinde cerrahlar kanserli ve sağlıklı dokuyu daha iyi ayırt edebilecek. Gerçek zamanlı veri analizi ve karar destek sistemleri sayesinde, cerrahların intraoperatif (ameliyat sırasındaki) kararları daha doğru hale gelecek ve başarı oranları artacak. 2000’li yılların başında ürolojide başlayan robotik cerrahi yolculuğu, günümüzde bu alandaki en güçlü cerrahi araçlardan biri haline gelmiştir. Teknolojinin sağladığı avantajlarla daha güvenli, daha hassas ve daha konforlu ameliyatlar gerçekleştirmek mümkün hale gelmiştir. Ürolojide robotik cerrahinin sunduğu geniş uygulama alanı ve gelişen teknolojiyle birlikte, bu yöntemin gelecekte çok daha yaygın hale gelmesi kaçınılmaz görünüyor.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.