Psiko-Onkoloji Nedir? Psiko-Onkolojiye Neden İhtiyaç Duyulur?

GÜVEN SAĞLIK GRUBU

Paylaş:

Psiko-Onkoloji Nedir? Psiko-Onkolojiye Neden İhtiyaç Duyulur?

Kanser, sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve zihinsel bir mücadeleyi de beraberinde getirir. Tanı anından tedavi sürecine kadar, hastalar ve aileleri birçok zorluğa göğüs germek zorunda kalır. Psiko-onkoloji, bu süreçte ortaya çıkan psikolojik etkilerle ilgilenerek bireylerin ve yakınlarının duygusal yüklerini hafifletmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bilim dalıdır. 

Güven Hastanesi Klinik Psikoloji Bölümü'nden Uzm. Psk. Serra Kamış, psiko-onkolojinin kapsamını, çalışma alanlarını ve sunduğu destek yöntemlerini anlattı.

Psiko-Onkoloji Nedir? Psiko-Onkolojiye Neden İhtiyaç Duyulur?

İçindekiler

Psiko-Onkoloji Nedir?

Kanser, yalnızca fiziksel bir hastalık değil, aynı zamanda bireyin ve ailesinin psikolojik durumunu derinden etkileyen bir süreçtir. Psiko-onkoloji, bu sürecin psikolojik yönlerini inceleyen, hastaların ve ailelerinin yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bir bilim dalıdır. Bu disiplin, kanserin psikolojik etkilerini ele alarak bireylerin ve ailelerinin bu zorlu süreçle başa çıkmalarına destek sağlar.

Psiko-Onkolojinin Çalışma Alanları

Psiko-onkoloji, kanserin hem hastalar hem de aileleri üzerindeki psikolojik etkilerini araştıran, bu etkilerle başa çıkmayı kolaylaştıran bir disiplindir. Kanser teşhisi alan bireyler genellikle teşhis anında şok, korku ve belirsizlik gibi güçlü duygular yaşar. Psiko-onkoloji, bu duyguları anlamlandırmalarına ve yönetmelerine yardımcı olur. Tedavi süreciyle birlikte yaşam koşullarında meydana gelen fiziksel ve sosyal değişimlere uyum sağlamakta zorlanan bireyler için rehberlik sunar.

Kanserle mücadele eden birçok kişi, anksiyete, depresyon ve travma gibi zihinsel sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir. Psiko-onkoloji, bu tür rahatsızlıkları ele alarak bireylerin psikolojik dayanıklılığını artırmayı hedefler. Ayrıca kanser tedavisinin neden olduğu fiziksel değişimlerin yol açtığı vücut imajı sorunları, tedaviye dair korkular ve nüks etme endişeleri gibi duygusal zorluklarla başa çıkmaları için destek sağlar.

Tedavi sürecinin tamamlanmasının ardından hastaların yeni bir yaşam düzenine adapte olmaları, çoğu zaman ayrı bir zorluk yaratır. Psiko-onkoloji, bireylerin bu geçiş sürecinde duygusal ve zihinsel olarak dengede kalmalarını sağlamak için önemli bir rehberlik sunar. Hem hastaların hem de ailelerinin ihtiyaçlarına odaklanarak yaşam kalitesini artırmayı amaçlar.

Kanser Teşhisine Verilen Psikolojik Tepkiler Nelerdir?

Kanser tanısı almak, bireyin yaşamında derin psikolojik etkiler yaratabilir ve bu süreçte her birey farklı tepkiler verebilir. Pek çok kişi tanıyı öğrendiği ilk anda bir inkâr sürecine girer. Bu durum, hastalığı kabullenmeyi zorlaştırabilir ve tedaviye yönelik adımların gecikmesine yol açabilir. Bazı bireyler, tanının ardından öfke, isyan ve suçlama gibi depresif davranışlar sergiler. Bu tepkiler, “Neden ben?” gibi sorularla kendini sorgulama ve hayatı anlamlandırma çabasına dönüşebilir.

Kanserle birlikte kayıp duygusu ve ölüm korkusu gibi düşünceler de yaygın bir şekilde ortaya çıkar. Bu tür korkular, bireyin yaşamını kontrol etme hissini kaybetmesine ve yoğun bir çaresizlik ile kaygı durumu yaşamasına neden olabilir. Bazı hastalar, bu süreçte geleneksel tedavi yöntemlerini reddederek alternatif çözümler aramaya yönelebilir. Bu psikolojik tepkiler, bireylerin yalnızca kendi yaşamlarını değil, aynı zamanda aileleri ve yakın çevreleriyle olan ilişkilerini de etkileyebilir.

Bu süreçte yaygın olarak gözlemlenen tepkileri kısaca maddelendirecek olursak;

  • Hastalığı inkâr etmek,
  • Depresif davranışlar sergilemek (öfke, isyan, suçlama),
  • “Neden ben?” gibi sorularla kendini sorgulamak,
  • Kayıp duygusu ve ölüm korkusu yaşamak,
  • Çaresizlik ve yoğun kaygı duyguları.

Kanserde Düşünce Hataları

Psiko-onkoloji, kanserle mücadelede bireylerin zihinsel süreçlerini daha sağlıklı hale getirmeye çalışır. Ancak bu süreçte bazı düşünce hataları yaygın olarak görülebilir:

Felaketleştirme: Olasılığı düşük bir felaketi kesinmiş gibi algılamak.

Ya hep ya hiç tarzı düşünme: Hayatı yalnızca siyah ve beyaz olarak görmek.

Olumluyu göz ardı etme: Başarıların ve iyi olayların önemini küçümsemek.

Duygusal akıl yürütme: Gerçeklerden ziyade duygulara dayanarak karar almak.

Etiketleme: Kendini ya da başkalarını sert yargılarla değerlendirmek.

Büyütme ve küçültme: Olumsuz olayları büyütmek, olumlu yanları küçümsemek.

Seçici soyutlama: Durumun yalnızca olumsuz yönüne odaklanmak.

Zihin okuma: Başkalarının düşüncelerini tahmin etmek ve bunları gerçek olarak kabul etmek.

Aşırı genelleme: Tek bir olaydan tüm durumlara genelleme yapmak.

Kişiselleştirme: Olumsuz olayları kişisel bir hata olarak görmek.

‘-meli, -malı’ düşünceleri: Hayata katı kurallar koyarak bu kuralların uygulanmaması durumunda felaket beklemek.

Psiko-Onkolojiye Neden İhtiyaç Duyulur?

Kanser tanısı ve tedavi süreci, bireylerin alıştıkları yaşam biçimlerini önemli ölçüde değiştirir. Bu süreçte psikolojik desteğe ihtiyaç duyulmasının başlıca nedenleri şunlardır:

  • Kanser tedavisi sırasında fiziksel yorgunluk, ağrı ve yan etkilerle başa çıkma zorluğu.
  • Sosyal yaşamdan uzaklaşma ve yalnızlık hissi.
  • Tedavi sonrasında yeniden normal hayata adapte olma çabası.
  • Kanserle ilgili toplumsal tabular ve damgalamalarla başa çıkma ihtiyacı.

Psiko-Onkolojide Uygulanan Yöntemler

Psiko-onkoloji, kanserle mücadele sürecinde hem hastaların hem de ailelerinin duygusal ve zihinsel sağlığını desteklemek için çeşitli yöntemler kullanır. Bireysel terapi, hastaların yaşadıkları karmaşık duygusal süreçleri anlamalarına ve bu süreçleri sağlıklı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olur. Bu terapi yöntemi, bireylerin kendilerini ifade etmelerine, korkuları ve kaygılarıyla yüzleşmelerine olanak tanır.

Grup terapileri ise benzer zorluklardan geçen bireylerin bir araya gelerek deneyimlerini paylaşmalarına ve bu yolla destek bulmalarına olanak sağlar. Bu tür terapiler, yalnız olmadığını hissetme ve dayanışma duygusunun güçlenmesi açısından büyük önem taşır. Ayrıca, farkındalık ve gevşeme teknikleri gibi yöntemler de stres ve kaygının azaltılmasında etkili bir rol oynar. Bu teknikler, bireylerin zihinsel dinginlik kazanmalarına ve tedavi sürecinde daha güçlü hissetmelerine yardımcı olur.

Aile danışmanlığı da psiko-onkolojinin önemli bir bileşenidir. Kanser süreci sadece hastayı değil, onun yakın çevresini de etkiler. Bu nedenle, hastanın ailesiyle olan ilişkilerini güçlendirmek, destek sistemlerini daha işlevsel hale getirmek ve aile içi iletişimi geliştirmek, tedavi sürecine olumlu katkılar sağlar. Psiko-onkolojinin sunduğu bu çok yönlü yöntemler, kanserle mücadelede bireylerin ve ailelerinin yüklerini hafifletmeyi hedefler.

Sağlık Rehberi

Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.

Haber Bültenimize üye olun.

Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.

...

Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.


Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.

Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.


Sayfanın son güncellenme tarihi: 16-08-2024