Boğmaca, bakterinin solunum yolu ile önce boğaz ve genize, belli bir süre sonra da akciğerlere yerleşmesi ile ortaya çıkan bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle en sık ‘süt çocuğu’ dediğimiz ilk iki yaşta görülmesi yanı sıra ergenlerde ve erişkinlerde de boğmaca görülebilir. Güven Çayyolu Cerrahi Tıp Merkezinden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Mehmet Öztürk, boğmaca hastalığına ilişkin merak edilenleri sizler için cevaplandırdı.
Boğmaca, etkeni ‘Bordatella Pertussis’ adlı bir bakteri kökenli hastalıktır. Boğmaca, bakterinin solunum yolu ile önce boğaz ve genize, belli bir süre sonra da akciğerlere yerleşmesi ile ortaya çıkan bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle en sık ‘süt çocuğu’ dediğimiz ilk iki yaşta görülmesi yanı sıra ergenlerde ve erişkinlerde de boğmaca görülebilir. Etkin aşılama ile küçük yaştaki çocuklarda boğmaca sıklığı ve şiddeti azalmıştır. Ancak aşının etkinliğinin azaldığı okul dönemi ve ergenlerde boğmaca görülme oranında artmaktadır.
Boğmacanın etkeni olan ‘Bordatella Pertussis’ adlı bakteri, sadece insanlarda canlı kalabilir. Çok bulaşıcı olan bakteri, insanlara damlacık yoluyla bulaşır. Yani, hasta insanların öksürük hapşırık ve nefes alıp vermeleri ile bulaşır. Havada bir saat kadar asılı kalabilen, eşyaların üzerinde 1-2 saat kadar canlı kalabilen bu damlacıklarla temas eden kişilere hastalık kolayca bulaşır.
En etkili yöntem aşı ile korumadır. Boğmaca aşısı difteri, tetanoz, çocuk felci ve hemofilis influenza aşılarıyla beşli aşı şeklinde bulunuyor. İlk dozu ikinci ayda başlamak üzere iki yaşa kadar en az dört doz aşı yapılmalı, dört yaşta da tekrar edilmelidir. Özellikle, yeterli aşısı olmayan bebek ve çocuklarımızı havasız ve kalabalık ortamlardan uzak tutmak, maske takmak da bulaşma riskini azaltan diğer yöntemlerdir. Belirtmek gerekir ki, yeni doğan dönemindeki bebekler en riskli gruptadır.
Belirtilerinde, başlangıçta 1-2 hafta süren burun akıntısı, hafif kuru öksürük ve halsizlik gibi viral kaynaklı diğer üst solunum yolu enfeksiyonlarında da görülen şikayetler görülür. Daha sonra nöbetler şeklinde gelen, nöbet sırasında boğulur tarzda pes peşe devam eden öksürük, morarma ve sıklıkla nöbet sonrası derin bir iç çekme şeklinde belirtileri ortaya çıkar. Öksürük bazen o kadar şiddetli olur ki baygınlık, kaburga kırığı ve kas yırtıkları gibi problemlere neden olabilir. Hastalık bulaştıktan yaklaşık 5 ile 20 gün sonra ilk şikayetler ortaya çıkar. Şikayetler başlamadan 2-3 gün önce bulaştırıcılık başlar ve öksürük geçinceye kadar devam edebilir.
Boğmacanın tanısı büyük oranda şikayetler ve hekimin muayene bulgularıyla konur. Boğulur tarzda öksürük nöbetleri ve öksürük nöbeti sonrası iç çekme şeklinde nefes alma tanıda önemlidir. Akciğer filmi genellikle normaldir. Laboratuvar testlerinde ‘lenfosit’ dediğimiz beyaz kan hücresi baskınlığı tanıyı destekler. Boğaz kültürü, PCR ve serolojik testler(kandaki antikorların taranması) de yapılabilir ama belirleyicilikleri çok kuvvetli değildir. Tedavide eritromisin, azitromisin veya klaritromisin grubu antibiyotikler kullanılır. Bunlara dirençli vakalarda bactrim kullanılabilir. Ekspektoran ve öksürük kesici ilaçların yararı olmaz ancak bronşlardaki katılaşmış balgamı yumuşatıcı etkisi olan ilaçlar ve bol ılık su öksürüğün biraz daha hafifletilmesine katkı sağlar.
3 aydan küçük çocuklar mümkünse hastanede yatarak tedavi edilmeliler. Evde tedavi edilen çocukların şiddetli öksürük nöbetleri veya morarmaları olursa hemen doktora başvurmaları önerilir.
Yeni doğan bebeklerde altıncı haftadan itibaren aşılama başlanabilir. Ülkemizde sekizinci haftadan itibaren aşılama başlamaktadır. 4, 6 ve 18’nci aylarda tekrar edilir, dört yaşta da bir hatırlatma dozu uygulanır. Uzun süredir kullanılan tam hücre aşısı 7 yaş üzeri çocuklarda yan etkilerinden dolayı uygulanılmamaktaydı. Ancak son yıllarda yan etkileri azaltılmış asellüler aşı ile ergenler ve erişkinler de aşılanabilmektedir. Aşılama sonrası bağışıklık süresi aşının vasfına ve kişisel faktörlere bağlı olsa da ortalama 7 ile 12 yıldır.
Şiddetli öksürük atakları sırasında kısa süreli solunum durması, morarma, baygınlık hali ve nadir olarak da havale geçirme gibi problemler görülebilir. Erken tedavi, hastalığın daha kısa sürede iyileşmesini sağlar ve daha hafif seyretmesine neden olur. Tedavi edilmeyen çocukların hastalığı üç aya kadar uzayabilir ve hastalığın ağrı seyretmesi yanı sıra bulaştırıcılığı da daha uzun sürer.
Erken dönemde başlayan aşılama ve hijyenik önlemler hastalığın ortaya çıkmasını ve yayılmasını önleyen en önemli faktörlerdir.
En son bildirilen resmi rakamlara göre kesin vaka oranları 1000 kişide 0,3-0,8 civarındadır. Hastalığın teşhisindeki güçlükler ve bildirimi zorunlu olan bu hastalığın yeterli bildirilmemesi nedeni ile sıklığın çok daha fazla olduğu düşünülmektedir. Son söz olarak, ilk bir yıldaki süt çocuklarında öksürük, öksürük sonrası derin iç çekme veya kusma, öksürük olmasa bile morarma gibi şikayetlerin varlığında, daha büyük çocuklarda da 2 haftadan uzun süren nöbetler şeklinde olan öksürük durumlarında boğmaca akıldan çıkarılmamalı, vakit geçirmeden hekime başvurulmalıdır.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına ilişkin aydınlatma metnimize buradan kişisel veri işleme envanteri ve kişisel verilerin korunması politikamıza ise buradan ulaşabilirsiniz.