Sağlıklı yaşamak, hastalıklardan korunmak, formda kalmak… Hemen hepimizin ortak hedefi bu. Ancak bu hedefe ulaşmak için başvurduğumuz yollar her zaman sağlıklı olmayabiliyor. Sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan, hızlı sonuç vaat eden diyetlerin ne kadarı gerçekten bilimsel temellere dayanıyor? Hangi beslenme modeli uzun vadede işe yarıyor?
Güven Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümünden Uzm. Dyt. Serap Güzel, sağlıklı beslenmenin temel ilkelerini, popüler diyetlerin arkasındaki gerçekleri ve sürdürülebilir beslenmenin yollarını anlattı.
İnsan vücudu sağlıklı bir şekilde çalışabilmek için her gün yaklaşık 50 farklı besin öğesine ihtiyaç duyar. Bu öğelerin her birini yeterli miktarda ve dengeli oranlarla almak, hem beden hem de zihin sağlığı için hayati önem taşır. Yeterli ve dengeli beslenme; vücut ağırlığının korunması, bağışıklık sisteminin desteklenmesi, kronik hastalıklardan korunma ve yaşam kalitesinin artırılması için temel bir koşuldur.
Küresel bir sağlık sorunu haline gelen obezite, sadece fazla kilolu olmakla sınırlı değildir. Obezitenin değerlendirilmesinde en yaygın kullanılan ölçüt Beden Kütle İndeksi (BKI) olsa da, vücuttaki yağ, kas, kemik ve su oranları da en az toplam kilo kadar önemlidir. Kadın ve erkeklerin ortalama vücut kompozisyonları farklılık gösterir. Örneğin kadınlarda yağ oranı genellikle yüzde 25 civarındayken, erkeklerde bu oran yüzde 15 civarındadır. Bu nedenle ideal vücut kompozisyonu, cinsiyet, yaş ve fiziksel aktivite düzeyine göre değerlendirilmelidir.
Günlük kalori alımını 1000’in altına düşüren diyetler kısa vadede hızlı kilo kaybı sağlayabilir. Ancak bu tür diyetlerde genellikle vücuttan kaybedilen ağırlık yağ değil, kas ve sudur. Bu da metabolizmanın yavaşlamasına, halsizlik hissine ve verilen kiloların hızla geri alınmasına neden olur. Uzun vadede sürdürülebilir olmayan bu diyetler, sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazandırmaz; aksine beslenme ile ilgili dengesiz bir ilişki kurulmasına yol açabilir.
Sadece sıvı tüketimine dayanan diyetler (meyve-sebze suları, çorbalar vb.), tüm besin gruplarını kapsamadığı için uzun süre uygulanması önerilmez. Bu tarz beslenme, bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve kas kaybına neden olabilir. Detoks ihtiyacı duyulan durumlarda ise mutlaka bir beslenme uzmanı eşliğinde, kısa süreli ve planlı şekilde uygulanmalıdır.
Alkali beslenme modeli, gıdaları asidik ve bazik olarak sınıflandırıp bazik besinlerin artırılmasını önerir. Ancak insan vücudu, iç ortamını sabit tutmak için oldukça gelişmiş bir asit-baz dengeleme sistemine sahiptir. Bu nedenle dışarıdan alınan besinlerle bu dengenin anlamlı bir şekilde değiştirilebildiğine dair güçlü bilimsel kanıtlar yoktur. Kilo yönetimi ve iştah kontrolü açısından da diğer sağlıklı diyetlere kıyasla üstünlük sağlamaz.
Yüksek proteinli diyetler, tokluk süresini uzatabilir ve kalori alımını azaltabilir. Ancak uzun vadede aşırı protein tüketimi, özellikle böbrek sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Ayrıca karbonhidratın neredeyse tamamen dışlandığı bu modeller, enerji düşüklüğü, odaklanma sor unları ve hormonal dengesizlik gibi sorunlara yol açabilir.
Glutensiz diyet, çölyak hastaları, buğday alerjisi olan bireyler ve gluten duyarlılığı bulunanlar için gereklidir. Ancak bu sağlık sorunlarına sahip olmayan kişiler için gluteni tamamen hayatından çıkarmak, gereksiz kısıtlamalara ve bazı besin öğelerinin yetersiz alınmasına neden olabilir. Glutensiz ürünler sağlıklı olmak zorunda değildir; çoğu zaman daha fazla şeker ve yağ içerebilir.
Aralıklı oruç, belirli zaman dilimlerinde beslenmeyi ve kalan sürelerde oruç tutulmasını esas alan bir beslenme şeklidir. Bazı çalışmalarda insülin hassasiyetini artırdığı ve toplam kalori alımını azalttığı gösterilmiştir. Ancak bu model herkes için uygun değildir. Diyabet, tansiyon ve hipoglisemi gibi sağlık sorunları olan kişiler bu beslenme şeklini ancak doktor ve diyetisyen kontrolünde uygulamalıdır.
Bazı beslenme modelleri, uzun vadeli sağlık faydaları nedeniyle bilimsel kurumlar ve sağlık otoriteleri tarafından önerilmektedir:
Akdeniz Diyeti: Taze sebze-meyve, zeytinyağı, tam tahıl, balık ve baklagil ağırlıklı; kalp-damar sağlığı açısından faydalıdır.
DASH Diyeti: Tansiyonu dengelemeyi amaçlar; sodyumu kısıtlar, potasyum, kalsiyum ve magnezyumdan zengin beslenmeyi önerir.
Vejetaryen ve Pesketaryen Diyetler: Hayvansal gıdaların sınırlandırıldığı veya dışlandığı bu modeller, dengeli planlandığında birçok sağlık faydası sunar.
Düşük Glisemik İndeksli Diyet: Kan şekeri seviyelerinin dengelenmesini sağlar, diyabet yönetiminde etkilidir.
MIND Diyeti: Akdeniz ve DASH diyetlerinin birleşimidir; beyin sağlığını korumayı hedefler.
FODMAP Diyeti: İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) gibi sindirim sorunlarında faydalı olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bireylerin her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketmesini önermektedir. Bu alışkanlık, bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar, antioksidan alımını artırır ve kronik hastalık riskini azaltır.
Hazır ürünlerin büyük bölümü, raf ömrünü uzatmak ve tatlandırmak amacıyla yüksek oranda şeker, fruktoz şurubu ve katkı maddeleri içerir.
Beslenme bir yaşam biçimidir. Hızlı kilo kaybı vadeden, sürdürülebilir olmayan diyetler yerine uzun vadeli sağlıklı alışkanlıklar edinmek, gerçek çözümün anahtarıdır. En doğru yol; bireyin sağlık durumuna, yaşam tarzına ve ihtiyaçlarına uygun şekilde, bir beslenme uzmanı eşliğinde planlanan kişisel bir beslenme modelidir.
Sağlık rehberimizden içerikler görüntüleyin.
Periyodik olarak haber bültenimizi size ulaştıralım.
Nesilden nesile hayat bize GÜVEN diyor.
Güven Hastanesi hizmet standartları ile JCI tarafından akredite edilmiştir. JCI şikayet bildirimlerinizi buraya tıklayarak yapabilirsiniz.
Kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikalarına buradan ulaşabilirsiniz.